Yaşasın şerîat
Yazar : Yağmur ATSIZ   
30 08 2011

 Eğer Pazar günki yazımı bir rahatsızlık yüzünden aksatmamış olsaydım konum hiç şübhesiz Müslüman olmayan yurddaşlarımızın devlet tarafından eşkıyâca soyulmaları ellerinden mallarının alınması karârının bu Hükûmetçe düzeltilmesi olurdu. Ama yine de değinmedem edemeyeceğim. Bu târihî adımı atarak sözkonusu haksızlığı düzelten siyâsî irâdeyi ayakda ve candan alkışlıyorum!

Böylelikle gaddar ve haydut devlet statüsünden adamakıllı uzaklaşmış oluyoruz ve alnımızdaki bu şeref lekesi de silinmiş oluyor. Bir yurddaş olarak bundan büyük bahtiyarlık duyduğumu îlân ediyorum!

İlâveten bunun bir “lütuf” değil sâdece bir “ihkaak-ı hak” olduğunu belirten yetkilileri de yine alelâde bir yurddaş olarak alkışlıyorum. Demek ki bizler de günün birinde normal bir ülkenin normal mensubları gibi her yerde başımız öne eğik olmaksızın dolaşabileceğiz.

Bu arada için için hınzırca gülümsemekden kendimi alamadığımı da eklemeliyim.

Bakınız neden:

AK Parti iktidâra geldiği zaman bâzı çevreler o bilinen şamatacılıklarıyla “bunlar”ın şerîati getirecekleri iddiasını öne sürmüşlerdi. Bu propaganda hâlâ devâm ediyor ve esâsında şu anlama geliyor: “Şerîat düzeni” demek kadınların çarşafa ve peçeye sokulması, erkeklerinse cebren câmilere doldurularak namaza zorlanması demek. İşin özü bu!

74 milyonluk bir toplumda şerîat diye bu tür zorbalıkları ve saçmalıkları özleyen birkaç kişi elbet vardır. Bunlardan bir bölümü de muhtemelen AK Parti içinde olabilir. Ama mesele bunların “kıymet-i harbiyesi”dir. Almanya’da da beş altı yıl önce bâzı yamyamlık olayları ortaya çıkmışdı. Ama kimse tutup “Almanlar yamyamdır!” gibi bir soytarılığa yeltenmedi.

Beni tebessüm etdiren AK Parti’nin bu kararla şerîatı hakıykaten getirmiş olması! Zîrâ, Kemalist ideolojiye göre olmayabilir ama, şerîate göre gayrı-müslîmin hakkı da kutsaldır!

Yavuz Sultan Selîm Tuna’nın güneyindeki bütün Hıristiyanları zorla ihtidâ etdirme planları yaparken Şeyhülislâm Zembilli, Ali Efendi “Reâyâ bize emânetullahdır!” diye karşı çıkmışdı. Hıristiyan teb’a bize Tanrı’nın emânetidir! Hem de Yavuz Sultan Selim gibi bir adama!

Benim gibi dinle diyânetle pek ilişiği olmayan birinin oturup bunları yazmak zorunda kalması düşündürücüdür.

Başbakan Erdoğan evvelki gün aynı cümleyi kulandı. Yalnızca “reâyâ” demedi.

Bence bâzı meslekdaşlar da bu konuda biraz tefekkür etselerdi çok iyi olurdu.

Her neyse, bundan sonra berâberce daha “rahat” ve gerilimsiz bir tarzda yaşayabilmemiz yolunda yeni bir ümid ışığı.

Çok sevdiğim ve maalesef aramızdan çok erken ayrılan Murat Yağsız’ın da dediği gibi:

“Çok reng ve çok âheng bize mevrusdur ezelden.

Bir meşk oluverseydi o çağ keşke tezelden.

Bir Ermeni bir Türke neden olmasın âşık?

Bir Türk niye çalmaz Ruma haz duyduğu telden?”

NOT: Bütün okurlarımın çifte bayramını kutlarım.

(Star)

Comments (0)Add Comment

Yazan Kisi

busy