02 05 2024

HOŞGELDİNİZ!!! ALEMLERİN RABBİ'ne TESLİM olmuş GERÇEK Yahudi, Hristiyan ve Müslümanların birbirlerini oldukları gibi kabul ederek tanışmak, aradaki önyargıları yıkmak ve tarafsız bilgilenmek için bir araya geldikleri mekâna HOŞGELDİNİZ!!! Selâm Olsun Temizlere, Temizleyenlere, Temizlenenlere, Temiz Kalmak isteyenlere ve Temiz Bir Dünya için El-ele Gönül-gönüle Verenlere...

Kur'an'da Arama

http://tanzil.net/docs/_media/wiki/quran-karim.gif?cache=

Anket

Sizce, Farklı Dinlere Mensup Kişiler Biraraya Gelip ''Salih/iyi Ameller/işler Yapabilirler mi?
 

Kutsal Kitap Arama

Bildergebnis für kutsal kitap arama motoru

Hristiyan Dergi

Facebook Temiz Yaşam Grubu

Ähnliches Foto

Şalom Gazetesi

İstatistikler

Bugün181
Dün586
Toplam1280002

Kimler Çevrimiçi

Şuan 1 konuk çevrimiçi
Meal dağıtımından notlar PDF Yazdır E-Posta
Yazar : Kadir Sadıç   
20 07 2009

 Yine 18 katlı bir binanın önündeyiz. Bize ana giriş kapısını kimin açacağını düşünerek kapıya doğru yürürken birileri dışarı çıkıyor. Kapıyı tuttukları için teşekkür edip asansöre bindik. Yine sonuncu kattan başlayıp aşağı doğru inelim deyip saniyelerce süren bir yolculuğa çıktık. Bugünkü yol arkadaşım 16 yaşındaki küçük oğlum Muhammed Cahid.

Birkaç yıldır yaptığı yanlışlarla bizi epeyce üzmüştü. Öyle ki artık yapabilecek hiçbirşeyimin olmadığını düşünerek annesine havale etmiştim. Ama Allah'a şükür son günlerde aslına döndüğünün işaretlerini veriyor. Bu işaretlerden biri de, ben söylemediğim halde kendiliğinden benimle meal dağıtımına gelip gelemeyeceğini sormasıydı. Sevinerek kabul ettim tabi.

İlk kapıyı genç bir bayan açtı. Maksadımızı söyledikten sonra kendisinden bir cevap beklerken, aslında ev sahibi olmadığını söyleyerek, ev sahibinin gelip gelmediğini kontrol için arkasına bakıyor. Ev sahibi olup olmamasının önemi olmadığını anlatmaya çalışırken ev sahibi hanımefendi geliyor ve ''bu konularla'' ilgilenmediklerini söylüyor. İyi günler dileyip diğer kapıya yönelirken oğlumla ''iyi bir başlangıç olmadı'' değerlendirmesini yapıyoruz.

 

Bu kez orta yaşlı bir bey açıyor kapıyı. Derdimizi henüz söylemişken bizi içeri davet ediyor. Bu beklenmedik teklif karşısında biraz şaşırdık ve rahatsızlık vermek istemediğimizi belirttik. Fakat davetinin içten olduğunu görünce fazla diretmeyip içeri girdik. Biraz önceki hayal kırıklığının yerine böyle kadirşinas biriyle karşılaştıran Allah'a şükrettik.

 

Giresun'lu Mehmet Ali abi söze, hangi cemaate bağlı olduğumuzu sormakla başladı. Kendisinin Kâdirî tarikatına bağlı olduğunu ama kesinlikle dar görüşlü olmadığını, bütün müslümanlara hatta bütün insanlara karşı hoşgörü ve anlayışla yaklaştığını belirtti. Doğrusunu söylemek gerekirse birçoğumuz buna benzer iddialarda bulunduğumuz halde gereğini yerine getirmediğimizden onun da aynı işgüzarlıkta bulunduğunu düşündüm. Bu fikrini açması için biraz kurcalama gereği duydum.

''Abi bu hoşgörünün sınırları nereye kadar? Mesela birileri için 'aynı cemaatten' olmamak, aynı hocaefendiyi dinlememek ya da onların doğrularını doğru yanlışlarını yanlış kabul etmemek hoşgörünün bittiği nokta olabiliyor.''

''Benim için bunlar ölçü değil. Aynı kitaba, aynı dine inandıktan sonra elbette fikir ve amel ayrılıkları olabilir. Allah rızası için birşeyler yapana ise kapım sonuna kadar açıktır.''

 

Doğrusu bunları duymak beni heyecanlandırdı ve bir o kadar da sevindirdi. Daha da sevindirici olanı ise, Mehmet Ali abinin diğer dinlere karşı da çoğumuzda hakim olan klasik düşmanlığın olmamasıydı. Beklediğimin aksine incil ve tevrat dağıtmamı iyi bir fikir olarak buldu ve takdir etti. Kur'an mealiyle birlikte bir türkçe İncil tercümesi ve bir de almanca Kutsal Kitap tercümesi aldı. O gün için yanımıza sadece bir tane Kutsal kitap aldığımızdan, ihtiyacı olan daha başka birileri olur düşüncesiyle vermek istemedim ama okumakta ısrarlı olduğunu görünce vermek zorunda kaldım. Zaten sonraki ev sahiplerinden de talep olmadı.

 

Yaklaşık yarım saatten fazla sohbet ettik. Kalmamızı istemesine rağmen, daha ikinci kapıda bu kadar oyalanırsak diğer kapıları dolaşamayacağımızı belirterek müsaade istedik. Daha sonra mutlaka tekrar geleceğimiz sözünü alarak bizi uğurladı.

 

Birkaç kat aşağıya inmemize rağmen kapıya çıkanların sayısındaki azlık bizi şaşırtmıştı. Bu çıkanların da garip davranışları karşısında gülmekten kendimizi alamıyorduk. Hatta bir bayanın yaptığı işi merakla anlamaya çalıştık. Kapıyı birazcık araladıktan sonra gülümseyerek bizi süzdü. Konuya girmeden ''rahatsız ediyoruz sanırım'' dedim. Çünkü tam kapının arkasına dayanmış bir ütü masası göze çarpıyordu. Bayan biraz mahcup biraz da halinden memnun birşekilde ''evet, ütü yapıyordum'' dedi. Bu meraksız bayanı, kolay gelsin dileklerimizle ütüsüyle başbaşa bıraktık. Ama koca evde, kapının arkasındakinden başka priz olup olmadığını konuşmadan edemedik oğlumla birlikte.

 

Kapıya çıkan 30 yaşlarındaki beyefendinin ilk göze çarpan özelliği kararsızlığıydı. Yüz hatları ve gözleri ''dinlesem mi- dinlemesem mi'' arasında gidip geliyordu sanki. Konuya giriş yaptıktan sonra cevaplarımızı almayı beklerken ''buyrun içeri girin'' teklifini duyunca biraz şaşırdım doğrusu. Halinden ''kitabı verin ve bir an önce gidin'' der gibi bir anlam çıkarmıştım, ama yanılmışım.

 

Erdal kardeş Muş'lu bir kürt. Doğunun sıcakkanlılığı ve misafirperverliği her şekliyle hissediliyor. Oturur oturmaz içecekten önce midelerimizin durumunu soruyor. Misafirliğe değil hizmete geldiğimizi hatırlatıp bir meyvesuyu dışındaki ikramlarını nazikçe reddediyoruz, tabi espiriyle karışık olarak. Annesinin ve Türkiye'deyken kendisinin dindarlığından bahsediyor. Sorulması gereken soruyu hemen sordum bu noktada tabi ki:

 

-''Peki buraya gelince ne değişti de ordaki dindarlık burda devam etmedi Erdal kardeş?''

-''Abi burda çok zorluklar çektim, yanlış arkadaşlar seçtim, içeri girdim çıktım... Belki bunlar inancımı yaşamadığım için başıma geldi. Ara sıra 'bir başlangıç yapmam gerekiyor' diye karar veriyorum ama arkası gelmiyor. Eşim alevi, onun da etkisi var biraz...''

-''Nasıl yani? Eşinin alevi olması dini yaşantını olumsuz değil olumlu yönde etkilemesi lazım. Benim karşıma çıkan alevi bayanlar sünni bayanlardan daha çok ilgi duyuyor kur'ana ve dini konulara.''

-''O da doğru. Oruç tutar, kur'an okur ama biraz serbest yetiştirilmiş. Bunun sıkıntısı var biraz...''

-''Hmmm...''

-''Çocuklar büyüyor. Onlara örnek olmak için benim biran önce kendime çeki-düzen vermem gerekiyor aslında.''

 

Bu söylediklerini tasdik etmemek mümkün değil. Bu düşüncesini eyleme dönüştürebilmesi için vereceğimiz mealin vesile olmasını dileyecek oluyorum ama alıp almamakta kararsız olduğunu görünce ısrar etmek istemiyorum. Aldığı takdirde okuması gerektiğini biliyor ama okuyup okuyamayacağından tam emin değil.

 

Biraz daha sohbete koyuluyoruz. ''Anne'' değerlendirmesini hem değişik buldum hem de hoşuma gitti. Biz gelmeden önce saatlerce memleketteki annesiyle konuştuğunu, ama annesinden korktuğunu söyleyince tuhafıma gitti doğrusu.

-''Hem korku var hem de saatlerce konuşuyorsun, bu nasıl oluyor'' diye gülerek sordum.

-''Bizi annem hem sevgiyle hem korkuyla büyüttü, terbiye etti. Bu yaşımda dahi ona olan saygı ve sevgimin yanında korkum da vardır. Buradaki çocuklara hep güler yüz gösteriliyor, sevgi eksik edilmiyor ama söz geçirilemiyor, saygı yok çünkü.''

 

Çocuk terbiyesinde sevgi ve korku dengesine dikkat edilmesinin gereğini düşünen biri olarak Erdal kardeşin bu sözlerine kafa sallamaktan başka birşey kalmıyordu.

 

Sözü yine Kur'ana getirdim.

-''Ben şimdi bir meal versem, eşinle çocuklarınla beraber okusan iyi olmaz mı?'' diye sordum.

 

Kararsızlığını üstünden atıp

-''İyi olur abi aslında'' dedi.

 

Meali çıkarıp bilmediğini tahmin ederek hakkında biraz bilgi verip nasıl kullanacağını kısaca açıkladım.

 

Sıcakkanlılığından ve misafirperverliğinden dolayı teşekkür ettik. O da bize hizmetimizde başarılar dileyip hayır dualar etti, vedalaştık.

 

 

Bizi davet edenleri tekrar ziyaret ettik

 

Geçen seferki meal notlarımızdan hatırlayacak olursanız, orada, sonradan hristiyan olan Bulgar Türklerinden Kadir kardeşi ziyaret edeceğimizi ve yaptıkları ev sohbetine bizi çağıran Ramazan abinin davetine mümkün olursa icabet edeceğimizi söylemiştik. Nasip oldu ve hem Kadir kardeşi tekrar ziyaret ettik hem de Ramazan abinin bahsettiği ev sohbetine katıldık.

 

Yusıfov ailesini yani Kadir kardeşi ziyarete sanatçı dostum Mehmet Sadi'yi de çağırdım. Sağolsun beni kırmayıp geldi. İkisinin de kulakları küpeli olduğundan daha iyi iletişim kurabilirler diye tahmin ettim, tahmin ettiğim gibi çıktı.

 

Kadir kardeşin eşi masada boş yer kalmamacasına donatmıştı. Ama çayımızdan ilk yudumları alınca, biraz açıklaştırmasını rica ettik. Bizdeki klasik türk çayı alışkanlığının ve demleme usulünün onlarda olmadığını duyunca bir hayli şaşırdık.

 

Ben sormadan Kadir konuya girdi ve verdiğim kur'an mealini okumaya başladığını söyledi. Anlatılan cehennem sahnelerinin kendisini ürküttüğünü ifade etti. Espiriyle karışık, cehennem sahnelerini hemen önünden veya peşinden anlatılan cennet sahnelerinin eşliğinde değerlendirmesini tavsiye ettim.

 

Özel ve genel konularda çok güzel bir sohbet oldu. Mehmet kardeşin de katkılarıyla tabi ki. Kadir'in aile resimlerini gösterirken anlattıkları ilginçti. Özellikle en yakın akrabası olan bir kadının nikahsız olarak biriyle yaşaması ve üstelik müslüman olması çok tuhafıma gitti. Bir tarafta nikahsız yaşayan bir müslüman, diğer tarafta Allah'ın istediği şekilde yaşamaya çalışan bir hristiyan... Belki de Kadir'i islamiyetten soğutan sebeplerden biri de müslümanlardaki bu tür çarpık anlayış ve yaşayılardır.

 

Sohbet boyunca bizi can kulağıyla dinleyen evin hanımı ve arada bir sohbete katılıp dini yönden bilgili olduğunu bize ispat eden 7 yaşındaki Nizam da ziyaretimizden memnun olmuşlardı. Bir daha ki sefere beraber oynamaları için bizim çocukları da getireceğimi söylediğimde Nizam'ın gözlerinin içi gülüyordu.

 

Kadir'in gece fırında çalışması gerektiğinden hep beraber kalktık. Bu sırada Kadir'in eşi, gördüğü rüyalardan bahsetti bana. İyi bir rüya tabircisi sayılmam ama onun rüyasının tek bir yorumu var gibi geldi bana. Seçtiği hristiyanlıkla terkettiği islamı iyi bir karşılaştırması ve tekrar bir düşünmesi isteniyordu bence. Rüyasındaki yaşlı bir müslüman, onu çağırıyormuş ama aynı zamanda da ondan uzaklaşıyormuş. Bu rüyaları ise yatmadan önce okuduğu bazı surelerden ve dualardan sonra görüyormuş. Hristiyan olmasına rağmen hala kur'andan sureler okuması ve dualar etmesi çok güzel bir şey.

Amacımız onu inancından soğutmak olmadığı için rüyası üzerinde düşünmesini ve en iyi yorumu kendisinin yapabileceğini ama benim anladığımın da bu olduğunu söylemekle yetindim. Herşey için teşekkür edip bir daha görüşmek üzere vedalaştık.

 

 

Ramazan abinin davet ettiği ev sohbetine gittiğimde, karşılatıklarım benim için sürpriz oldu. Hemen hemen hepsini çoktan tanıyordum. Ev sahibi abi ise benim hemşehrimdi ve siyasi olarak farklı kulvarlardaydık. Sohbetin konuşmacısı olan kardeş ise hiç anlaşamadığım biriydi ama tartışmayı iyi biliyordu. En kötüsü ise, bu kardeşler yine bu sayfalardan sizlere aktardığım üzere, bir dağıtım sırasında bana dakikalarca nasihat eden ve yaptığım işin ''haram'' olduğunu söyleyen sayın hocamızla aynı siyasi gruba bağlıydılar. Yani sohbetimizin sonu baştan belliydi ama herkes eteğindeki taşları dökmeliydi.

 

Kur'an bilgisi yüzeysel ve entelektüel birikimi de cemaatinin sınırlarını aşamayan konuşmacı kardeş, onlara göre kırmızı çizgilere girdikçe sapık olduğumdan dem vuruyor, o da yaptığım hizmetin haram olduğuna hükmediyordu.

Geç saatlere kadar delilleri konuşturduk. Deplasmanda olmanın verdiği dezavantaja rağmen kendimden ve düşüncemden emin olmanın verdiği rahatlıkla verimli bir tartışma oldu diyebilirim. Ama korktuğum birşey varki, onun da başıma geleceğinden eminim. Benim hakkımda bu kardeşlerden herhangibirşey duyanlar, aslında bana ait olmayıp bu kardeşlerin benim hakkımdaki yargısını duymuş olacaklar.

 

Zaten hayat ta bu değil mi? Birilerini önyargısız olarak tanımaya çalışmakla, kendimizi de önyargısız olarak birilerine tanıtmaya çalışmakla geçmiyor mu ömrümüz? Önemli olansa Rabbimizin bizi nasıl tanıdığı değil mi?

 

Bir de Ali Civelek kardeşi unutmamak gerek. Bir arkadaşının evindeyken kapıyı çalmış ve orda karşılaşmıştık. Bize kendi evinin adresini verip eğer gidersek okumadığı kitapları vermek istediğini söylemişti. Sıra onun oturduğu binaya geldiğinde kapısını çaldık ve tekrar hal-hatır sorduk. Evinin tamiratıyla meşgul olduğundan bizi misafir edemedi ama güzel bir hediye verdi. Biz de okumadığı diğer kitapları verebileceği kütüphanenin adresini verdik.

Birbirinden güzel yaptığı dualarla bizi uğurladı. Hizmetimizin en zevkli yeri de burası belki: Dua almak.

Comments (9)Add Comment
WoW GOLD
Yazan Kisi wow gold, May 07, 2010

welcome to world of warcraft gold,wow gold
report abuse
vote down
vote up
Votes: +0
WoW GOLD
Yazan Kisi maple story mesos, September 27, 2010

we offer wedding dresses and maple story mesos
report abuse
vote down
vote up
Votes: +0
...
Yazan Kisi 8soosw1, September 03, 2012
arhavt3w, order viagra
, k2ty, viagra buy
report abuse
vote down
vote up
Votes: +0
...
Yazan Kisi lkq7wn41, September 04, 2012
o1vb6l, viagra
, e61on0, order viagra
report abuse
vote down
vote up
Votes: +0
...
Yazan Kisi vmebqs, September 15, 2012
y3om, viagra
, umjjhnon, viagra online
report abuse
vote down
vote up
Votes: +0
...
Yazan Kisi hlwioica, September 15, 2012
icg6frnm, buy viagra online
, y33ec6, buy viagra online
report abuse
vote down
vote up
Votes: +0
...
Yazan Kisi iuaf7n, September 21, 2012
nbqx5tuh, cheap viagra
, nk1n, buy cheap viagra online
report abuse
vote down
vote up
Votes: +0
...
Yazan Kisi ej3ij3ao, October 30, 2012
6w1heox, buy viagra
, 35fcf, buy generic cialis
report abuse
vote down
vote up
Votes: +0
...
Yazan Kisi fmyt7t1, October 31, 2012
6afc, generic viagra order
, 3s7lx, buy viagra
report abuse
vote down
vote up
Votes: +0

Yazan Kisi
quote
bold
italicize
underline
strike
url
image
quote
quote
smile
wink
laugh
grin
angry
sad
shocked
cool
tongue
kiss
cry
smaller | bigger

busy
Son Güncelleme ( 31 10 2010 )
 
< Önceki   Sonraki >
Temiz Yasam
Sign up today!