03 05 2024

HOŞGELDİNİZ!!! ALEMLERİN RABBİ'ne TESLİM olmuş GERÇEK Yahudi, Hristiyan ve Müslümanların birbirlerini oldukları gibi kabul ederek tanışmak, aradaki önyargıları yıkmak ve tarafsız bilgilenmek için bir araya geldikleri mekâna HOŞGELDİNİZ!!! Selâm Olsun Temizlere, Temizleyenlere, Temizlenenlere, Temiz Kalmak isteyenlere ve Temiz Bir Dünya için El-ele Gönül-gönüle Verenlere...

Kur'an'da Arama

http://tanzil.net/docs/_media/wiki/quran-karim.gif?cache=

Anket

Sizce, Farklı Dinlere Mensup Kişiler Biraraya Gelip ''Salih/iyi Ameller/işler Yapabilirler mi?
 

Kutsal Kitap Arama

Bildergebnis für kutsal kitap arama motoru

Hristiyan Dergi

Facebook Temiz Yaşam Grubu

Ähnliches Foto

Şalom Gazetesi

İstatistikler

Bugün242
Dün516
Toplam1280579

Kimler Çevrimiçi

Şuan 2 konuk çevrimiçi
Kutsal Kitap'ta dua PDF Yazdır E-Posta
Yazar Joachim H.   
15 09 2023
Value and Importance of Dua in Islam - Islamic Articles

Dua etmemiz, bizi yeryüzündeki hayvanlardan ayıran bir özelliktir. Hayvanlarla aramıza birçok benzerlikler vardır. Hem insanlar hem de diğer canlılar gıdaya, havaya ve suya muhtaçtır. Fakat sadece insanlar dua eder. Neden böyledir?

Basit cevap şudur: İnsanlar dua etme ihtiyacını duymaktadır. Çoğu defa ateistler bile zor bir durumda bulundukları zaman dua etmeye başlıyorlar. Genel olarak dua ya da namaz, tapınılan sonsuz bir şey ya da varlıkla iletişim kurma yolu olarak görülür. Sadece insan ruhi ihtiyaçları olan bir varlık olarak yaratıldı. Kutsal Kitap bu özellik hakkında şunu yazar: “[Tanrı] onların yüreğine de sonsuzluğu koydu; dolayısıyla, insanoğlu Tanrı’nın yaptığı işi baştan sona asla anlayamaz” (Vaiz 3:11). Sadece bizler insan olarak sonsuza dek yaşama ve öğrenme beklentisine sahip olabiliriz. Bunun için yaratıcımızla iletişim kurmaya çalışıyoruz.

Dünyada birçok dini yapı olmasından dolayı Yaratıcıya yaklaşmak için değişik yollar vardır. Şimdi bu yolların inceleyelim:


1 Değişik Dinlerde Dua

1.1 İslamiyette

Müslümanlar kişisel ricalar (dua) ile ritüel duayı (namaz) birbirinden ayırır. Duada Tanrı övülür, yüceltilir, O'na teşekkür edilir ve Tanrı'dan yardım istenilir. Namaz ise İslam'ın beş temel esasından biridir ve günde beş vakit kılınır.

Farz namaz İslam'da merkezi bir öneme sahiptir. Geleneğe göre Muhammed, göğe yükselişi sırasında bizzat Allah'tan dua etme talimatını almıştır. Dua yoluyla Müslümanlar günlük rutinlerine ara verip Tanrı'yı hatırlamaya teşvik edilir.
Her namazdan önce abdest alınır. Her farz namazın merkezi unsuru Kur'an'ın ilk suresi olan Fatiha Suresi'nin okunmasıdır.

Bağışlayan ve esirgeyen Allah'ın ismiyle...
Hamd, alemlerin Rabbi Allah içindir!
Bağışlayıcıdır esirgeyicidir,
Karşılık verme gününün Sahibidir.
Sadece Sana ibadet eder sadece Senden yardım isteriz!
Bizleri dosdoğru yola ilet, nimet verdiklerinin yoluna...
Gazap edilenlerin ve sapıtanların yoluna değil.
(Amin!)

Daha sonra yine Kur’an’dan ayetler okunur, Tanrı övülerek yüceltilir ve günahların bağışlanması için af dilenir.

Namazın detayları İslam'ın din okullarında (meyheplerde) farklılık göstermektedir.

1.2 Hristiyan Aleminde

Hristiyan Aleminde de kişisel duaların yanında genellikle önce kaleme alınmış olan özel umumi dualar söylenir.

Dua ederken üçlü Tanrı'dan hariç değişik kişilere de hitap edilir (İsa, Meryem ve azizlere [Katolik ve Ortodoks Kiliseler]).

Dua kitaplarından yazılı dualar söylenir (Ave Mariya v.s.).

Dua esnasında nesneler kullanılır (haç, tespih [Katolik ve Ortodoks Kiliseler] ve heykeller ve resimler [Katolik ve Ortodoks Kiliseler]).

1.3 Yahudilikte

Dindar Yahudi erkek ve kadınlar için günlük dua üç vakitte yapılır: Sabahta (Şaharit), öğleden sonra (Minşa) ve akşamda (Maariv). Yahudiler dua sırasında başlarını kippa veya başka bir baş örtüsüyle örterler ve hafta içi sabah dualarında tefilin (filakteriler) ve tallit (namaz şalları) kullanırlar. Tallit Şabat ve bayram günlerinde de kullanılır.

Dualar, haftanın gününe veya bayram gününe göre biraz değişen temel bir kalıba göre kılınır.


2 Kutsal Kitap'ın İfadeleri

2.1 Genel İfadeler

2.1.1 Günde kaç defa dua edilmeli?

Kutsal Kitap, “hep uyanık kalıp dua edin” ve “duayı hiç bırakmayın” diye yazıyor (Matta 26:41; Romalılar 12:12). Bu ise, sabahtan akşama kadar durmadan dua etmemiz gerektiği anlamına gelmez. Daha doğrusu Tanrı'ya düzgün bir şekilde dua edelim diye teşvik ediliyoruz. Tekrar ve tekrar O'na teşekkür edip teselli, kuvvet ve rehberlik için ricada bulunabiliriz.

Tanrı, peygamber Musa aracılığıyla İsrail milletine bir kanun verdiği zaman tapınma ve dualar hakkında kesin kurallar verdi. En iyi tanınmış On Emir`in ilk maddesinde şöyle emretti: “Seni Mısır diyarından, köleler evinden çıkaran Tanrın Yehova (İbranice: יהוה [YHVH] Yehova en yaygın ve en eski telaffuz şeklidir) Benim. Karşımda Benden başka tanrın olmayacak.” (Çıkış 20:2, 3)

Daha önce İbrahim bir tek Tanrı'ya tapındığı halde bu sözlerle İsrail'de resmen tek Tanrı’ya iman emredildi. On Emir`in ikincisinde şöyle denildi: Kendine oyma put yapmayacaksın; yukarıda göklerde, aşağıda yerde veya yerden aşağıda, sularda olanlara benzer bir şekil yapmayacaksın. Onların önünde eğilmeyeceksin ve onlara kulluk etmeyeceksin.“ (Çıkış 20:4, 5) Bu sözlerle ibadet esnasında ya da dua ederken bir put ya da herhangi bir nesne kullanmamaları gerektiği emredildi.

Bu iki emrin dışında duaların gündelik sayısı, yönü ve şekli hakkında İsrail'e kurallar verilmedi.

Yabancı bir ülkede esarette bulunan peygamber Daniel günde üç kez diz çöküp dua ederek Tanrısına şükürler sundu“ğunu okuyabiliriz (Daniel 6:10). O, bunu tanrısal bir emre dayanarak değil kendi adetine göre yaptı.

İsa yeryüzündeyken duaların sayısı hakkında bir şey emretmedi. Dualar hakkında öğüt verirken sadece genel olarak: Fakat sen dua ettiğin zaman ...” diye söyledi. Diğer taraftan şu sözlerle dua etmenin öneminni vurguladı: “Hep uyanık kalıp dua edin ki ayartılmayasınız” (Markos 14:38).

2.1.2 Hangi yöne dua edilmeli?

Yukarıda belirtildiği gibi duaların emredilmiş özel bir yönü yoktu. Diğer taraftan peygamber Davut'un oğlu olan kral Süleyman, Tanrı'nın Yeruşalim'de inşa edilmiş tapınağı bitirildiğinde şöyle dua etti: “Halkın Sana karşı günah işlediği için ... bu yere doğru dua edip adını yüceltirler ve günahlarından dönerlerse, o zaman göklerden işit ve kullarının, halkın İsrail’in günahını bağışla (1. Krallar 8:35, 36).

Özel bir kanun olmadığı halde uzakta bulunan İsraillilerin çoğu Yeruşalim'deki mabede doğru dua ettiler.

İsa yeryüzünde olduğu zaman bir gün Yahudi olmayan bir kadınla sohbet ediyordu. Bu kadın İsa'ya şunu söyledi: “Atalarımız bu dağda tapınmışlardır [Gerisim dağı]; fakat siz Tanrı’ya tapınılması gereken yerin Yeruşalim olduğunu söylersiniz.”

Kadın, Samiriye dini ile Yahudilik arasındaki bir farklılığa dikkat çekti. Her iki dinin de kutsal mekanları vardı. Fakat İsa cevap olarak ona şunu anlattı: Bana inan, öyle bir zaman geliyor ki, Babaya ne bu dağda ne de Yeruşalim’de tapınacaksınız. ... Bununla birlikte, Babaya [Tanrı'ya] gerçekten tapınanların ruhla ve hakikatle tapınacakları zaman geliyor ve aslında geldi. Çünkü Baba Kendisine böyle tapınanları arıyor. Tanrı Ruhtur, O’na tapınanlar da ruhla ve hakikatle tapınmalıdır.” (Yuhanna 4:20-24)

Bu sözlere göre İsa'nın örneğini takip etmek isteyenler tapınma için kutsal bir tapınağa sahip değiller. Bunun için dua ederken özel bir yere doğru yönelmemektedirler.

Tanrı'ya "ruhla" tapınabilmek için kişinin görünen nesneleri kullanmadan kendi zihni yeteneklerini kullanması gerekir. O'nun Sözü olan Kutsal Kitap'ı incelediğimizde Tanrı'ya açıkladığı gerçeğe göre tapınabiliriz.

2.1.3 Duanın bir şekli yar mı?

Tanrı, belirli bir pozisyonda dua etmemizi veya dua etmek için belirli bir binaya gitmemizin ihtiyacı olmadığını gösteriyor. O, ellerin ya da tüm bedenin belirli bir konumda olması gerektiğini şart koşmadı. Kutsal Kitap kişinin oturmak, öne eğilmek, diz çökmek veya ayakta durmak gibi birçok farklı pozisyonda dua edebileceğini öğretir (1. Krallar 8:22; 1. Tarihler 17:16; Nehemya 8:6; Daniel 6:10; Markos 11:25; Yuhanna 11:41). Belirleyici olan, başkalarının görebileceği özel bir duruş değil, kalbin doğru tutumudur.

Kutsal Kitap'ın hiçbir yerinde Tanrı'ya ne söyleyeceğimizi bilmek için bir dua kitabına ihtiyacımız olduğu söylenmez. Tanrı'nın eski zamanlardaki tapıcıları, başka birinin tasarlayıp yazdığı resmi dualardan oluşan bir kitabı kullanmazdı.

Kutsal Kitap, ilk Hıristiyanların "azizlere" dua ettiğine dair hiçbir şey söylemez. "Azizlere" "şefaatçi" olarak ihtiyacımız olduğunu veya onların bizim için Tanrı'nın önünde şefaat etmeleri gerektiğini söylemiyor. Tanrı'nın sadık kullarının ölülere dua ettikleri, ölüleri çağırıp kendileri için bir şeyler yapmalarını istediklerine dair Kutsal Kitap'ta tek bir örnek bile yoktur.

Kutsal Yazılarda, konuşulan, ezberlenen duaların sayısını kontrol etmek için tespih veya benzeri bir cihaz kullanan herhangi bir kişiye dair tek bir referans yoktur; aslında Kutsal Kitap hiçbir zaman aynı duanın tekrar tekrar tekrarlanmasını önermez (Matta 6:5, 7, 8).

2.1.4 Dualar ne kadar uzun olsunlar?

Kutsal Kitap kişisel veya toplu duaların ne kadar sürmesi gerektiğini belirtmez. Uzunluğu, yemekten önce yapılan kısa bir duadan, yüreğimizi Tanrı’ya döken uzun bir kişisel duaya kadar değişebilir (1. Samuel 1:12, 15). Ancak İsa, dikkat çekmek için başkalarının önünde uzun uzun dua eden, kendini beğenmiş kişileri kınadı (Luka 20:46, 47). Bu tür dualar Tanrı'yı etkilemez. Önemli olan dualarımızın yürekten gelmesidir. Kabul edilen duaların uzunlukları şartlara ve ihtiyaçlara göre değişebilir.


2.2 İsa'nın İfadeleri

İsa'nın öğrencileri dua etmeyi öğrenmek istedikleri zaman Matta 6:1-15'teki sözleri söyledi. İsa ilk olarak Tanrı'ya ibadet etmek isteyen insanın doğru tutumunu vurguladı:

Ayet 1

İnsanlar görsün diye, doğruluğunuzu onların önünde sergilemekten sakının. Yoksa göklerdeki Babanızdan bir karşılık alamazsınız.”

Başkaları tarafından görülsün diye iyilik yapanlara Tanrı’dan hiçbir ödül beklenemez. Neden? Zaten ödülün tamamını aldı: insanların onayını.

İsa “doğruluk” derken Tanrı’nın istediğini yapmayı kastetmişti. Kişinin başkalarının önünde tanrısal işler yapmaması gerektiğini asla kastetmiyordu. Çünkü İsa kendisi öğrencilerini "ışıklarının insanların önünde parlamasına" ısrarla teşvik etmişti (Matta 5:14-16). Fakat sanki bir sahnedeki aktörlermişiz gibi sadece “gözlemlenmek” veya hayranlık duyulmak için bir şeyler yaparsak, gökteki Babamız’dan (Tanrı'dan) “hiçbir ödül” almayacağız. Bu tür hesaplı hareket edenler Tanrı ile yakın bir ilişkiye sahip olamaz ve O'ndan bir ödül bekleyemezler.

Sonra iyi işlerin bir örneği olarak sadaka verme konusuna geçti. Doğru tutuma sahip olan kişi, İsa'nın şu uyarıcı sözlerine kulak verecek:

Ayet 2

Bu yüzden, sen sadaka verdiğin zaman önünden borazan öttürme. İkiyüzlüler insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle yaparlar. Emin olun, onlar karşılıklarını tam olarak aldılar.”

Sadakalar ihtiyaç sahiplerine yapılan bağışlardı. Görünüşe göre İsa, "sadakaları" "borazanla" duyurmamamız gerektiğini söylerken abartıyordu. Yahudi Ferisiler gibi hayırseverliğimizi herkesin gözü önünde ilan etmemeliyiz. İsa, hayırseverlik tekliflerini “havralarda ve sokaklarda” ilan ettikleri için onları ikiyüzlü olarak nitelendirdi. Bu ikiyüzlüler "karşılıklarını zaten tam olarak aldılar": en iyi ihtimalle insanlardan övgü ve belki de sinagogda önde gelen hahamların yanında ön sırada yer almaları. Ne olursa olsun artık Tanrı'dan bir ödül bekleyemezlerdi (Matta 23:6).

Peki Mesih'in öğrencileri nasıl davranmalı? İsa onlara ve dolayısıyla bize de şöyle dedi:

Ayet 3, 4

Fakat sen sadaka verdiğin zaman sol elin sağ elinin ne yaptığını bilmesin. Verdiğin sadaka gizli kalsın. Gizli yerinden her şeyi gören Babamız da sana karşılığını verecektir.”

Ellerimiz genellikle birlikte çalışır. Sağ elin yaptığını sol elimize bildirmemek, sol elimiz sağımıza olduğu kadar yakın olan birine bile yaptığımız iyilikleri duyurmamak demektir.

Yaptığımız bağışları ya da iyi işlerimizle övünmezsek, onlar gizli kalır. O zaman "gizli yerinden her şeyi gören" Babamız (Tanrımız) bize karşılığını verecek, yani bizi ödüllendirecektir. Tanrımız, gökte ve görünmez olduğundan insanların gözünden "gizlidir" (Yuhanna 1:18). “Gizli yerinden gören” Tanrı’nın ödüllerinden biri, O’nunla yakınlaşmamız, günahlarımızı bağışlaması ve bize sonsuz yaşam vermesidir (Özdeyişler 3:32; Yuhanna 17:3; Efesoslular 1:7).

Ondan sonra İsa dua konusuna geçti:

Ayet 5

Ayrıca, dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi yapmayın; çünkü onlar insanlara görünebilmek için havralarda ve anayolların başlarında dikilerek dua getmeyi severler. Emin olun, onlar karşılıklarını tam olarak aldılar.”

İsa'nın öğrencileri, dindarlıklarını ikiyüzlü bir şekilde sergileyen, kendini beğenmiş Ferisiler gibi, dua ederken "ikiyüzlü" olmamalılardı. "Havralarda ve anayolların başlarında dikilerek" dua etmeyi seviyorlardı. Neden? “İnsanlara görünebilmek için.” Birinci yüzyılda Yahudiler, tapınakta yakılan sunu sunulduğunda (sabah 9 civarında ve öğleden sonra 3 civarında) çoğunlukla birlikte dua ediyorlardı. Yeruşalim'in sakinlerinin çoğu, tapınak alanında toplanmış olan imanlılarla aynı anda dua etti. Şehrin dışındaki Tanrı'dan korkan Yahudiler de günde iki kez "sinagoglarda ayakta" dua ediyorlardı (Luka 18:11, 13 ile karşılaştırın).

Bahsedilen duaların yapıldığı sırada çoğu insan tapınağın veya sinagogun yakınında olmadığından, muhtemelen nerede olurlarsa olsunlar dua ediyorlardı. Bazıları dua vaktinde geniş caddelerin köşelerinde bulunmayı tercih etmiş olabilir. Oradan geçen halk tarafından görülmek istiyorlardı. Dindar ikiyüzlüler, yoldan geçenlerin hayran kalması için gösteriş için uzun dualar ed”iyorlardı” (Luka 20:47).

İsa'nın açıkladığı gibi, bu ikiyüzlüler zaten “karşılıklarını tam olarak aldılar." Başkalarının onayı ve övgüsünden başka bir şey istemiyorlardı ve aldıkları tek şey buydu. Tanrı onların ikiyüzlü dualarını yanıtlamadığından bu onların tam ödülüydü.

Öğrencilerine şunu dedi:

Ayet 6

Fakat sen dua ettiğin zaman kendi odana çekil ve kapını kapat. Gözlerden gizli olan Babana dua et, gizli şeyleri de gören Baban sana karşılığını verecektir.”

İsa'nın kapalı kapılar ardında özel bir odada dua etme isteğinin amacı neydi? Bir kişinin duada bir cemaati temsil etmemesi gerektiğini mi kastediyordu? Bunun yerine, dikkatleri dua eden kişiye çekmek ve başkalarından övgü toplamak amacıyla, toplum içinde dua edilmesine karşı çıktı. Umumi dua etmesine izin verilen herkesin bunun farkında olması gerekir.

Şöyle devam etti:

Ayet 7

Dua ederken aynı sözleri tekrar tekrar söyleme. Diğer milletlerin insanları böyle yapıyor, çünkü onlar çok söz söyleyerek işitileceklerini sanıyorlar.”

İsa, dua ederken kaçınılması gereken bir şey daha gösterdi: sürekli tekrarlamalar. Ancak içten ricaların veya teşekkür ifadelerinin tekrarlanmasına itiraz etmedi. İsa, ölümünden önceki gece Getsemani Bahçesi'nde birkaç defa aynı şey söyleyerek dua etmişti (Markos 14:32-39).

Ancak "diğer milletlerin insanları"nın kalıplaşmış dualarını taklit etmek yanlıştı. Pek çok gereksiz kelimeyle, ezberledikleri cümleleri “tekrar tekrar” tekrarladılar. Bugün de milyonlarca kişi uzun, kalıplaşmış dualar ediyor, ancak yanıtlanacağını umut etmelerine gerek yok. İsa’nın gösterdiği gibi, uzun ve tekrarlanan dualardaki “çok sözlerin” Tanrı'da hiçbir değeri yoktur.

Ayrıca şunları söyledi:

Ayet 8

Dolayısıyla siz onlar gibi yapmayın, çünkü Babanız Tanrı, neye ihtiyacınız olduğunu daha siz Kendisinden dilemeden bilir.”

Yahudilerin pek çok dini lideri, başıboş dualar ederek kendilerini Yahudi olmayanlarla eşit hale getirdi. Yürekten yapılan övgü, şükran ve yakarış duaları gerçek imanın önemli bir parçasıdır (Filipililer 4:6). Ancak aynı şeyi tekrar tekrar söylemek yanlış olur. Tanrı'ya ihtiyacımız olan şeyleri hatırlatmak için tekrarlamalar gerektiğini düşünmemeliyiz. Dua ederken kime hitap ettiğimizi hatırlayalım: İhtiyaçlarımızı biz sormadan bile bilene.

İsa ondan sonra bir örnek duasını dile getirdi. Örnek dua olarak adlandırılan duada İsa, öğrencilerine tam olarak ne söyleyeceklerini değil, nasıl dua edeceklerini öğretmişti. İlgili olayların farklı olması nedeniyle Luka'nın anlatımı (Luka 11:2-4) Matta'nınkinden biraz farklıdır. Bu duayı, İsa'nın takipçilerinin ne için dua etmeleri gerektiğini gösteren bir örnek olarak ele alalım:

Ayet 9

Öyleyse siz şöyle dua edin:

Göklerdeki Babamız, ismin kutsal kılınsın.”

İsa, sık sık Tanrı'ya hitap ederken 'Baba' kelimesini kullanıyordu. Neden Tanrı'yı 'Baba' diye adlandırdı? Acaba bu, bir erkeğin baba olabilmek için bir karısı olması gerektiği gibi. Tanrı'nın da bir karısı olduğu anlamına mı gelir? Hayır, tanrı baba oilabilmek için bir kadına muhtaç değildir. Kutsal Kitap, Tanrı'ya Baba dediği zaman, O'nun var olan bütün şeylerin kaynağı olduğunu ifade ediyor. Başka sözlerle, hepsini O yaratmıştır. Örneğin Adem'e „Tanrı'nın oğlu“ deniliyor (Luka 3:38). Oysa Adem'in yaratılışı hakkındaki kaydı okuduğumuz zaman, onun topraktan var edildiğini göreceğiz. O, bir kadından doğmamıştır (Başlangıç 2:7).

Dolayısıyla, Kutsal Kitap'ın Tanrı'dan baba olarak söz etmesi, bir erkeğin baba olduğunu söylemekten oldukça farklıdır. Fakat bir yönden durum aynıdır: Bir baba çocuklarına hayat verir. Tanrı da her yaratığa hayat verir.

Bunun yanında İsa, 'Baba' kelimesini kullanarak dua yoluyla Tanrı'ya yaklaşıp bir baba ile çocuğu arasında olduğu gibi O'nunla yakın bir ilişki geliştirmemiz mümkün olduğunu söylemek istedi. Biz Tanrı'ya 'Baba' diye hitap edebiliriz; çünkü O bizimle ilgilenen şefkatli gökteki babamızdır.

İsa'nın örnek duasının başlangıcında babamızı övmek ve yüceltmek uygundur. İsa: “İsmin kutsal kılınsın” diye söyledi. Tanrı'nın bir ismi var mı? Evetse, nedir?

İsa, gökteki babasına dua ederken bir defa şunu söyledi: “Ben de Senin adını onlara [insanlara] bildirdim ve bildireceğim” (Yuhanna 17:26).

Bu gerekliydi; çünkü birinci yüzyılda Yahudi liderler, Tanrı'nın adını kötüye kullanma konusundaki bir batıl inanç korkusundan dolayı, onu kullanmayı tamamen bırakmaya başladılar. İsa, Tanrı'dan bahsederken sık sık ona 'Baba' dediği halde O'nun ismini tanıdı ve kullandı (Markos 12:29; Luka 4:18). Tanrı'nın bu ismi Yehova ya da Yahve'dir (Yehova en eski telaffuz şeklidir ve dünyada en yaygındır).

Bu tanrısal isim “kutsal kılınsın”. Bir şeyi kutsal kılmak onun temiz olduğunu sağlamaktır. Bir kişinin ismi onun itibarını, yani başkalarının o ismi taşıyan kişi hakkında ne düşündüğünü de temsil eder. Bu nedenle bir ismi nasıl yazdığımız veya telaffuz ettiğimiz değil, başkalarının onunla hangi düşünce ve duyguları ilişkilendirdiği önemlidir. Örneğin, insanlar Yehova hakkında yalan söylediğinde O'nun itibarına saldırmış olurlar. Ve itibarına yapılan saldırı aynı zamanda ismine de saldırıdır. Bunun için İsa örnek duasının başlangıcında: “İsmin kutsal kılınsın” arzusunu dile getirdi.

Ayet 10

Krallığın gelsin. Gökte olduğu gibi yerde de Senin isteğin gerçekleşsin.

Krallık ifadesi özellikle Tanrı'nın hükümdarlığını anlatmaktadır. Kutsal Kitap'a göre şimdiki zamanda dünya Tanrı'nın değil, Şeytan'ın niteliklerini yansıtmaktadır (1. Yuhanna 5:19). Bunun için Şeytan dünyamızı yönettiği bellidir. Belirli bir zaman boyunca kötülüğe izin verdikten sonra Tanrı harekete geçip dünya hakkında hüküm verecek. Bu sebepten dolayı İsa Tanrı'nın krallığının gelmesini istedi. Bu krallık ne başaracaktır? “Gökte olduğu gibi yerde de” Tanrı'nın iradesini gerçekleştirecek. Gökte Tanrı'nın iradesi zaten yerine getirilmektedir. Ve krallık aracılığıyla bu aynı zamanda yeryüzünde de uygulanmaktadır. Bunun için dünyada çok büyük değişiklikler olacak.

Tanrı’nın hükümeti yeryüzünde ne yapacak? İsa, Tanrı'nın krallığı altında tüm kötülüklerin yeryüzünden yok olacağını, çünkü kötülük tasarlayanların hepsinin ortadan kaldırılacağını açıkça belirtti. O zaman artık yolsuzluk ve kötülük kalmaz. İsa'nın açıkladığı gibi, yeryüzünde yalnızca yumuşak huylu, merhametli, barışçıl, "doğruluğa aç" ve "yüreği temiz" olanlar yaşayacak (Matta 5:5-9).

Ondan sonra İsa örnek duasında insanların maddi ihtiyaçlarını değindi:

Ayet 11

Bugün bize günlük ekmeğimizi ver.

Bu, zenginlikle ilgili değil. İsa günlük ekmeğimizle her şeyden önce acil ve dolaysız ihtiyaçlarımızı kastetmişti. Tanrı'yı seven ve itaat edenler, O'nun günlük ihtiyaçlarını karşılayacağına güvenebilirler. Günlük ekmeğimizi rica etmek bize İsa'nın şu sözlerini de hatırlatmalıdır: “İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, fakat Yehova'nın ağzından çıkan her sözle yaşar” (Matta 4:4). Maddi ihtiyaçlarımızın yanında ruhi olanları da karşılamalıyız (Matta 5:3).

Ayet 12

Bize karşı günah işleyenleri bağışladığımız gibi, Sen de bizim günahlarımızı bağışla.”

Gökteki Babamız, kendisine tövbe ederek seslenenlerin günahlarını bağışlamaya hazırdır. Ancak İsa bir şartı belirtti: Tanrı'nın bizi bağışlaması için, biz de başkalarını bağışlamalıyız (Matta 6:14, 15).

Ayet 13

Ayartılmamıza izin verme, bizi kötü olanın elinden kurtar.”

Tanrı bizi ayartmaya bırakmaz ve ayartmaz. Sözü şunu söylüyor: Tanrı kimseyi kötü şeylerle sınamaz (Yakup 1:13). Tanrı ayartılmamıza izin verir, ancak bizi büyük ayartıcıdan, “kötü olandan”, İblis Şeytan'dan kurtarabilir.

Şeytan, bizi Tanrı'nın hoşuna gitmeyen bir şeye dahil etmek için, yönettiği dünya aracılığıyla bizi ayartabilir (1. Yuhanna 2:15-17). Bu nedenle, özellikle ayartma uzun sürdüğünde sürekli olarak Tanrı'dan yardım istemeliyiz. Tanrı, Şeytana direnmemize yardım eder ve böylece bizi ondan kurtarır. Kutsal Kitap bize şu güvenceyi verir: “Tanrı güvenilirdir; gücünüzün ötesinde denenmenize izin vermeyecek, ayartmayla karşılaştığınızda dayanabilmeniz için çıkış yolunu da sağlayacaktır” (1. Korintoslular 10:13).

Luther'in Kutsal Kitap'ı gibi bazı çevirilerde, örnek duanın sonunda sözde doksoloji (Tanrı'ya övgü) bulunur: “Krallık, güç ve yücelik sonsuza dek senindir. Amin.” Fakat bu ekleme en güvenilir ve en eski el yazmalarında bulunamadı.

2.3 Duanın sonu: Amin

"Amin" "kesinlikle" veya "öyle olsun" anlamına gelir. Kutsal Kitap'taki örneklerin gösterdiği gibi, kişisel veya halka açık duaları “Amin” diyerek bitirmek uygundur (1. Tarihler 16:36; Mezmur 41:13). Kişisel dualarımızın sonunda "Amin" diyerek söylediklerimizin samimi olduğunu teyit etmiş oluruz. Topluluk önünde dua ettiğimizde ve duamızı yüksek sesle ya da sessizce “Amin” diyerek bitirdiğimizde, dile getirilen düşünceye katıldığımızı göstermiş oluruz (1. Korintoslular 14:16).

2.4 Duada neler konu edilebilir?

Dualarımızda dile getirebildiğimiz bazı konular Örnek Duadan öğrendik. Bunun yanında elçi Pavlus, Efesoslular kitabında "her tür duadan" söz eder (Efesoslular 6:18).

• Dilekler, istekler

Çoğu zaman dualarımız bir ihtiyaç ya da sorun nedeniyle yardım istemek için söylenir.

• Feryatlar

Dua ile güçlü duyguların eşlik ettiği acil dua kastedilmektedir. Tanrı’ya ne için yalvarabiliriz? Zulüm gördüğümüzde ya da hayatımızı tehlikeye atacak kadar hasta olduğumuzda, yardım için Yehova'ya yalvarmak anlaşılır ve uygundur.

• Hamtler

Dualarımızda Tanrı’ya hamt etmek için pek çok neden vardır. Onun "kudretli işlerinden dolayı", "eşsiz büyüklüğü”nden dolayı O'nu yüceltmeliyiz (Mezmur 150:1-6). Mezmur 150 yalnızca altı ayette Tanrı'ya on üç kez hamt edilmesi çağrısında bulunuyor! Ve başka bir mezmur yazarının sözlerinden ne kadar derin bir saygı ve sevgi belli oluyor: "Adil hükümlerinden ötürü, günde yedi kez Sana şükrederim" (Mezmur 119:164). Tanrı'nın övgülerimizi hak ettiğine şüphe yok. Bu, bizi dualarımızda sık sık, O'na hamt etmeye yöneltiyor.

• Şükran ifadeleri

Tanrı’ya şükretmek dua etmenin bir başka önemli yoludur. Pavlus, Filipi'deki Hıristiyanlara şu ısrarda bulundu: “Hiçbir konuda kaygı çekmeyin, her dileğinizi Tanrı’ya dua ve yakarışla, şükrederek bildirin.” (Filipililer 4:6). O'na yürekten teşekkür etmek bizim için bir korumadır, özellikle de çoğu insanın “nankör” olduğu “çetin bir dönemde” yaşadığımız için (2. Timoteos 3:1, 2). Nankörlüğün dünyayı sardığını söylemek abartı olmaz. Tanrı'ya özellikle neye minnettar olduğumuzu söylediğimizde kendimizi daha mutlu hissederiz. Bizi sürekli durumlarından yakınan ve arzularına göre hareket eden (Yahuda 16) insanlar olmaktan korur. Ayrıca kocalar ve babalar, aileleriyle birlikte yaptıkları dualarda şükretmeyi unutmayarak eşlerinde ve çocuklarında şükran ruhunu geliştirebilirler.

2.5 Dualarımız cevaplandırılsınlar diye şartlar nelerdir?

İsteklerimiz O'nun insanlar ve yeryüzüyle ilgili amacına uygun olmalı.

Kutsal Kitap şöyle diyor: “Tanrı’nın, amacına uygun her dileğimizi dinleyeceğini bildiğimizden, O’nun önünde konuşma cesaretine sahibiz.” (1. Yuhanna 5:14)

Dua eden kişi öncelikle Tanrı'nın iradesinin ne olduğunu öğrenme zahmetine girmeli. Ne yapmak veya sahip olmak istediğimize kendimiz karar verip Tanrı'dan bunu yapmasını istemektense, Tanrı'nın bizden ne istediğini, yani O'nun iradesinin ne olduğunu belirlemek ve sonra dualarımızı buna göre şekillendirmek daha doğru değil mi?

Samimiyetle, alçakgönüllülükle ve temiz bir yürekle O'na yaklaşmalıyız.

Kutsal Kitap şöyle diyor: “Kendisine tüm yürekle bağlı olanlar uğrunda gücünü göstermek için gözleriyle tüm yeryüzünü tarar.” (2. Tarihler 16:9).

Tanrı için önemli olan kalplerimizde olanlardır. Bir dua kitabından okunan ya da ezberlenmış bir dua, kalbimizdekileri nasıl ifade edebilir?

Dua eden Tanrı'nın prensiplerine uygun bir hayat yaşamaya çalışmalı:

Kutsal Kitap şöyle diyor: “Bana ellerinizi açtığınızda gözlerimi sizden kaçırıyorum. Çok dua etseniz de dinlemiyorum. Elleriniz kana bulanmış.” (İşaya 1:15)

Tanrı, hayata saygısı olmayan ve onu kutsal görmeyen kişilerin dualarını işitmez.

Tanrı doğruların ... yakarışına açıktır.” Fakat “kötü şeyler yapanlardan yüz çevirir.” (1. Petrus 3:12)

İmanla sadece Tanrı'ya yaklaşmalıyız:

Kutsal Kitap şöyle diyor: “Aslında iman olmaksızın Tanrı’yı hoşnut etmek olanaksızdır. Tanrı’ya yaklaşan kişi O’nun varlığına ve Kendisini ciddiyetle arayanları ödüllendirdiğine iman etmelidir.” (İbraniler 11:6)

Tanrı, kendisinden başkasına dua etmememizi istiyor. Dua ibadetimizin bir parçasıdır, bu nedenle İsa'ya, Meryem'e ya da bir başkasına değil yalnızca Yaratıcı’ya dua etmeliyiz.

İsa'nın rolünü kabul etmek:

Kutsal Kitap şöyle diyor: İsa ona, “Yol, hakikat ve yaşam benim” dedi. “Benim aracılığım olmadan Babaya kimse gelemez.” (Yuhanna 14:6)

“Tanrı’nın ne kadar vaadi varsa, hepsi onun sayesinde Evet oldu. Dolayısıyla, biz de Tanrı’yı yüceltmek üzere onun aracılığıyla Kendisine “Amin” diyebiliyoruz.” (2. Korintoslular 1:20)

İsa'nın takipçileri için inanç ve dualarında İsa önemli bir rol oynuyor. Onun aracılığıyla Tanrı'nın yerle ve insanlarla ilgili olan amaçları yerine getirilecekler; çünkü o, hayatını bir fidye olarak (Matta 28:20) vermek için yeryüzüne geldi. Bu fidye insanların günah ve ölümden kurtulmalarını sağlayacak. Bunun için Tanrı'ya dua ederken onun aracılığıyla “Amin” denilir. Bu şekilde dua eden İsa'nın Tanrı'nın amacındaki rolünü kabul ettiğini gösterir.

İstisnalar:

Bazen Tanrı'yı tanımayan ve O'nun hoşuna gitmeyen bir hayat süren insanların duaları işitildi.

Kornelius:

Sezariye’de, İtalyan taburundan Kornelius adında bir yüzbaşı vardı. Dindar bir adamdı, kendisi ve tüm ev halkı Tanrı’dan korkan kişilerdi. Birçok hayır işi yapar ve daima Tanrı’ya yakarırdı.” (Elçilerin İşleri 10:1)

Kornelius Roma dinine ait olan bir yüzbaşı idi.

Saul:

“Şam’da Hananya adlı bir öğrenci vardı ve Efendimiz bir görüntüde ona “Hananya!” diye seslendi. O da “Buyur Efendim” dedi. Efendimiz ona, “Kalk, Doğru Sokağına git. Yahuda’nın evinde Tarsuslu Saul adındaki adamı bul. O şimdi dua ediyor.” (Elçilerin İşleri 9:10, 11)

Saul (Pavlus) o zaman İsa'nın öğrencilerine zulmeden fanatik bir Yahudi idi.

Bu ve başka örneklerden anlaşılıyor ki, bu kişilerin hakiki Tanrı'ya yaklaşıp O'nu bulmak istediler. Dua ile ilgili bazı koşullara (örneğin temiz bir hayat) uymadıkları halde duaları işitildi; çünkü Tanrı herkese sesleniiyor: “Sözüme kulak verin, Bana gelin. Dinleyin ki canınız sağ kalsın.” (İşaya 55:3)






Comments (0)Add Comment

Yazan Kisi
quote
bold
italicize
underline
strike
url
image
quote
quote
smile
wink
laugh
grin
angry
sad
shocked
cool
tongue
kiss
cry
smaller | bigger

busy
Son Güncelleme ( 15 09 2023 )
 
< Önceki   Sonraki >
Temiz Yasam
Sign up today!