03 05 2024

HOŞGELDİNİZ!!! ALEMLERİN RABBİ'ne TESLİM olmuş GERÇEK Yahudi, Hristiyan ve Müslümanların birbirlerini oldukları gibi kabul ederek tanışmak, aradaki önyargıları yıkmak ve tarafsız bilgilenmek için bir araya geldikleri mekâna HOŞGELDİNİZ!!! Selâm Olsun Temizlere, Temizleyenlere, Temizlenenlere, Temiz Kalmak isteyenlere ve Temiz Bir Dünya için El-ele Gönül-gönüle Verenlere...

Kur'an'da Arama

http://tanzil.net/docs/_media/wiki/quran-karim.gif?cache=

Anket

Sizce, Farklı Dinlere Mensup Kişiler Biraraya Gelip ''Salih/iyi Ameller/işler Yapabilirler mi?
 

Kutsal Kitap Arama

Bildergebnis für kutsal kitap arama motoru

Hristiyan Dergi

Facebook Temiz Yaşam Grubu

Ähnliches Foto

Şalom Gazetesi

İstatistikler

Bugün217
Dün516
Toplam1280554

Kimler Çevrimiçi

Şuan 2 konuk çevrimiçi
İman nedir? PDF Yazdır E-Posta
Yazar : Joachim H.   
06 08 2023

Ahirete İman arşivleri | Şahid Medya

İman nedir?

(Kutsal Kitap'a dayalı bir makale)

Her insan, dindar olmayanlar bile bir şeye inanır. Tanrı'ya inanmayabilir ama kendine, yatırımlarının güvenliğine, iyi bir eğitimin faydalarına, belirli bir hükümet biçiminin erdemlerine veya bir arkadaşının sadakatine inanabilir. İnanç böylece çeşitli biçimlerde ortaya çıkar. Bu bağlantıda bir görüşün varsayımsal olarak doğru veya olası olduğu anlamına gelir. Fakat doğru olduğuna dair bir garanti yoktur. Bunun için birçok insan için inanmak, bilmemek anlamına gelir.


1 Tanım


İman kelimesinin geniş ve dinsel anlamı vardır.

Geniş anlama gelince inanç kavramı, "doğruluğu tam olarak ispatlanmış olsun ya da olmasın, belirli bir iddiayı doğru kabul etmek" olarak açıklanmaktadır.1 Başka bir sözlük şunu yazar: „Bu anlamda inanç, bir durumun görünüşte (varsayımsal olarak) doğru veya olası olduğu anlamına gelir“.2 Böylece günlük dilde inanç, varsayılan gerçeklerin doğruluğunu varsayan, ancak aynı zamanda çürütme olasılığını açık bırakan bir varsayım veya hipotezdir.

Sözlüklere göre dinsel anlamda inanç, otoriteye veya geleneğe güvenmeye dayanır ve inancın mutlak hakikatini (örneğin, Tanrı'nın varlığı) varsayar. Buna rağmen böyle bir imanın doğru ve haklı gerçek olarak anlaşılabilen bilgiden farklı olduğunu söylenir.

Bu iki anlamda iman kavramı cehalet ile ilişkilidir.


2 Kutsal Kitap`ta İnanç


"İnanç" kelimesi, Yunanca pístis kelimesinin bir çevirisidir ve öncelikle sokulganlık, güven, kesin kanaat fikrini aktarır. Sözün gelişine göre, Yunanca kelime aynı zamanda “sadakat” anlamına da gelebilir (1. Selanikliler 3:7; Titus 2:10).

Kutsal Kitap, inanç terimi şöyle açıklamaktadır (İbraniler 11:1):

İman, ümit edilen şeylerle ilgili güvenceli bir bekleyiş [Yun.: hypóstasis], görülmeyen gerçeklere dair kanıtların açıkça görülmesidir.” (Kutsal Kitap - Yeni Dünya Tercümesi)

İmdi iman, ümit edilen şeylere itimat, görünmeyen şeylere kanaattır.” (Kitabı Mukaddes)

İman, umut edilenlere güvenmek, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır [dipnot: varlığına kanıttır].” (Kutsal Kitap – Yeni Çeviri)

• „Güvenceli bir bekleyiş“, „itimat“ ve „güvenmek“ Yunanca hypóstasis kelimesinin bir çevirisidir. Bu ifade, papirüs üzerine yazılmış eski iş mektuplarında sıklıkla karşımıza çıkar. Görünür durumların altında yatan ve gelecekteki mülkiyeti garanti eden bir şey fikrini aktarır. Bu nedenle, Moulton ve Milligan şu çeviriyi tavsiye ediyor: "İnanç, umut edilen şeylerin tapu senedidir."3

• „Kanıtların açıkça görülmesi”, „kanaat“ ve „varlığına kanıt” Yunanca élegchos kelimesinin bir çevirisidir. Bir şeyi, özellikle de göründüğünün aksine bir şeyi ortaya çıkaran kanıtlar sağlama fikrini aktarır. Bunu yaparken, kanıtlar daha önce bilinemez olanı netleştirir ve sadece durum gibi görünen şeyi çürütür. Bir inancın "açık delili" veya kanaatın temeli o kadar yanılmaz ve tartışılmazdır ki buna inanç denir.

O halde Kutsal Kitap'a göre iman,

1. bir ümidin temeli ve

2. gözle görülmeyen gerçeklere ilişkin bir kanaatin temelidir.


3 İnancın Kanıtları


İmanın iki temeli ya da kanıtı var:

3.1 Yaratılış

Görünen yaratılış, görünmeyen bir Yaratıcının varlığına şehadet eder. Romalılar 1:20'de şunu okuyabiliriz:

O’nun görünmez nitelikleri, sonsuz gücü ve Tanrılığı, dünyanın yaratılışından bu yana açıkça görülüyor, yaratılan şeyler yoluyla algılanabiliyor. Bu nedenle hiçbir mazeretleri yoktur.”

Yaratılış, gözle görülmeyen gerçeklere ilişkin kanıtlar getirebilir; çünkü bir Yaratıcının varlığına şehadet eder.

3.1.1 Evren

Gökler Tanrı’nın haşmetini bildirir;

Gök kubbe elinin eserlerini anlatır.

Gün güne söz söyler,

Gece geceye bilgi aktarır.

Konuşmazlar, tek kelime etmezler;

Sesleri duyulmaz.

Fakat tanıklıkları dünyayı kaplamış,

Sözleri yerin ucuna varmış.

(Mezmur [Zebur] 19:1-4)

Bilginlerin insanın aslı hakkında ortaya koyduğu teorilerin ve yaptıkları tahminlerin yanlışlığı ortadadır. Çünkü uzaydaki düzen ve planlama bir zekâyı gerektirir. Rastlantı bunu yapamaz.

Düzen ve planlama şu gerçeklerde görülür:

• Yer, varlığımız için tam uygun büyüklüktedir. Eğer yer biraz daha büyük olsaydı, yerçekimi daha kuvvetli olurdu. Sonuç olarak hafif bir gaz olan hidrojen yerçekiminden kurtulamayıp birikirdi. Yerin atmosferi yaşam için elverişsiz duruma gelirdi. Diğer taraftan, yer biraz daha küçük olsaydı, yaşam için vazgeçilemez oksijen uçup gider ve yüzeydeki sular buharlaşırdı. Her iki durumda yeryüzünde yaşam olmazdı.

Yer aynı zamanda güneşten tam uygun uzaklıktadır; bu da yaşam koşulları için vazgeçilmez bir etkendir. Astronom John Barrow ve matematikçi Frank Tipler, “yerin yarıçapıyla güneşe uzaklığı arasındaki oranı” incelediler. Vardıkları sonuca göre, “gözlemlenen oranda küçük bir fark olsaydı” insan yaşamı var olamazdı.

Profesör David L. Block şunları belirtir: “Yapılan hesaplamalara göre,
yer güneşe yalnızca yüzde 5 oranında daha yakın olsaydı, 4 milyar yıl kadar önce kontrolsüz bir sera etkisi [yerin aşırı ısınması] meydana gelirdi. Öte yandan, yer güneşten yalnızca yüzde 1 oranında daha uzak olsaydı, 2 milyar yıl kadar önce kontrolsüz bir buzullaşma [yerkürenin büyük kısmını kaplayan devasa buz katmanları] ortaya çıkardı.”4

Bunlar, düzen ve planlama gösteren sadece iki noktadır. Bu kesinlik taşıyan özelliklere, yerin ılımlı sıcaklık derecelerinin oluşmasına uygun bir hızla, ayın dünyaya olan uzaklığı, dünya'nın ekseninin eğimi, atmosferimizdeki gazların bileşimi, günde bir kez kendi ekseni etrafında dönüşünü de eklenebilir. Her şey bir amaca ve tam olarak yeryüzünde yaşayan varlıkların ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir. Kör bir tesadüf değil ancak zekâ sahibi bir Yaratıcı bütün bunları planlayıp düzenledi.

3.1.2 Yer

İşlerin ne çok, ey Yehova!

Onların hepsini hikmetle yaptın,

Yeryüzü Senin eserlerinle dolu.

(Mezmur [Zebur] 104:24)

Yerimizle ilgili olarak çok akıllı bir planlama görüyoruz. Örneğin, insanlar ve hayvanlar oksijeni teneffüs eder ve karbondioksit verir; bitkiler ise karbondioksit emer ve oksijen verir.

Birçok mucit yaratılıştan ödünç almış ve canlı varlıkların yeteneklerini taklit etmeye çalışmıştır. Yaratılıştan sadece birkaç seçkin örneği şunlardır:

Deniz kuşlarının deniz suyunu tuzdan arındıran bezleri vardır.

Bazı balıklar (yılan balığı türleri gibi) elektrik üretebilir.

Balıklar, solucanlar ve böcekler soğuk ışık yayar.

Yarasalar ve yunuslar bir sonar sistemine sahiptir.

Yaban arıları kağıt yapar.

Karıncalar köprüler kurar.

Kunduzlar baraj yapar.

Yerleşik bir termometreye sahip yılanlar var.

Su böcekleri şnorkel ve dalış çanları kullanır.

Kraken jet tahriki kullanır.

Örümcekler, tuzak kapılar, ağlar ve askılar yapmak için kullandıkları yedi tür iplik üretirler ve yavruları, balon uçurucuları olarak binlerce kilometre yüksek irtifalarda uçarlar.

Balıklar ve kabuklular, denizaltılar gibi dalış tanklarına sahiptir.

Bazı kuş, böcek, deniz kaplumbağası, balık ve memeli türleri, bilimin açıklayamadığı olağanüstü göçler gerçekleştirir.

Yaratılış gözle görülmeyen gerçeklere ilişkin bir bir kanaattir. Bunun için yaratılış imanımızı güçlendirebilir.

Fakat imanın ikinci bir temeli ya da kanıtı var:

3.2 Kutsal Kitap

Değişik dinler farklı kutsal kitaplara dayanmaktadırlar ve o dinleri savunan insanlar kitaplarına inanmaktadırlar. Hristiyanların Kutsal Kitap'ı, sadece imanın gözle görülmeyen gerçeklere ilişkin bir kanaatin temeli olmadığını aynı zamanda bir ümidin temeli de olduğunu yazıyor.

Ümit de görülmeyen şeylerle ilgilidir. İmana dayanan bir ümit ilerde, gelecekte gerçekleşecek. Romalılar 8:24, 25 şöyle okuyabiliriz: „Fakat görülen ümit, ümit değildir. İnsan gördüğü şeyi ümit eder mi? Oysa görmediğimiz şeyi ümit ediyorsak, onu tahammülle beklemeye devam ederiz.

Böylece üstte İbraniler 11:1 ayetinde söylendiği gibi bir ümidi içeren bir iman için bir temel, bir kanıt var mı? Tabii ki, bu bağlantıda güven önemli bir rol oynar. Fakat bir temele dayanan bir güven sağlam olur ve güvenen kişi için bir tapu senedi (yukarıya bak) gibi kesin olabilir.

Kutsal Kitap'ta hangi ümit verilmektedir?

a. Tanrı hizmetçilerini yardımsız bırakmaz

Kutsal Kitap şöyle diyor: Çünkü Tanrı şöyle diyor: 'Seni asla yüzüstü bırakmam, seni asla terk etmem.'” (İbraniler 13:5)

Tanrı yeryüzündeki yaratıklarıyla ve özellikle Kendisine bağlı olan insanlarla ilgilendiğini geçmişte kanıtladı. Bunu yaparak, gelecekte de hizmetkarlarının ihtiyaçlarını karşılamaya devam edeceği inancını sağlam bir temele oturttu.

b. Tanrı bu kötü dünyayı yargılayacak

Kutsal Kitap, Tanrı'nın kötülüğe son vereceği bir zamandan şu sözlerle bahseder: „Yeryüzünü mahvedenlerin mahvedilmesi için belirlenmiş olan zaman geldi.” (Vahiy 11:18)

Kendisini 'insanoğlu' olarak tanıtan İsa, Tanrı'nın infazcısı olarak geleceği bir zamandan bahsetti. Sözlerinin doğruluğuna inanabilelim diye geçmişte olmuş olan bir olaya değindi: Çünkü Nuh’un zamanı nasılsa, İnsanoğlunun hazır bulunduğu dönem de öyle olacaktır. Tufandan önceki günlerde, Nuh’un gemiye girdiği güne kadar, insanlar yer, içer ve evlenirlerdi. Tufan gelinceye ve hepsini silip süpürünceye kadar, hiçbir şeyi umursamadılar. İnsanoğlunun hazır bulunduğu zaman da böyle olacak.” (Matta 24:37-39)

Nuh'un Tufanı bir gerçek olduğu için Tanrı ve gökteki melek ordusunun kumandanı olan İsa Tanrı'dan uzaklaşmış olan insan topluluğunu yargılayacağından emin olabiliriz.

c. Tanrı'nın hafızasında olan ölmüş kişiler dirilecekler

İsa bir dirilme olacağını söyledi: „Buna hayret etmeyin, çünkü mezarlarda olan herkesin onun sesini işitip çıkacağı zaman geliyor.” (Yuhanna 5:28)

İsa yeryüzündeyken birkaç insan diriltti (Yuhanna 11:43, 44; Markos 5:41, 42; Luka 7:14, 15). Bununla Tanrı'nın hafızasında olan tüm iyi insanların dirilmesine inanmak için bir temel bıraktı. Ayrıca Tanrı, kendisinin hayat verici ve hayat veren biri olduğunu kanıtladı. Böylece dirilme ümidinin güvenilirliği konusunda yeterli kanıt sağladı.

Bu örneklerin uzatılabilir. Tanrı Sözü‘nün güvenilirliği ve önceden bildirdiği şeylerin tam olarak yerine gelmesi, tüm vaatlerinin gerçekleşeceğine dair güven uyandırır. (Yeşu 23:14)


Sonuç:

Gerçek iman bir varsayıma değil aksine sarsılmaz bir temele dayanmaktadır. „Ümit edilen şeylerle ilgili” ve görülmeyen gerçeklere dair” beslediğimiz güven ve iman için kanıtlar var.

Fakat iman hakkında önemli bir şey daha bilmeliyiz:


4 İman ve İş


Birçok kişi Tanrı'ya inandığını iddia ediyor. Bununla birlikte, sözde kalan hizmet bir ceset kadar cansızdır. Kutsal Kitap şunu vurguluyor: „Fakat biri şöyle diyebilir: ‘Senin imanın var, benim de işlerim var. Sen bana imanını işler olmaksızın göster, ben de sana imanımı işlerimle göstereyim.’ Sen Tanrı’nın tek olduğuna inanıyorsun, değil mi? Çok iyi. Fakat buna cinler de inanıyor ve korkudan titriyorlar. Ey boş adam, işlerden yoksun böyle bir imanın yararsız olduğunu öğrenmek ister misin? Babamız İbrahim, oğlu İshak’ı sunak üzerinde sunduktan sonra, işleri sayesinde aklanmadı mı? Görüyorsun ki, onun imanına işleri eşlik etti ve işleri imanının tamamlayıcısı oldu. ... Görüyorsunuz ki, bir insanın aklanması için yalnızca iman yetmez, işler de gereklidir. ... Gerçekten de, ruhtan yoksun beden nasıl ölüyse, işlerden yoksun iman da öyle ölüdür.” (Yakup 2:18-26)

Gerçek bir imana sahipsek, yalnızca bize öğretilenlere ikna olmayacağız. İmanımızı da kanıtlayacağız; çünkü iman, Tanrı'nın Sözünü hayatımızda uygulamamıza ve buna göre hareket etmemize neden olacaktır. Bunu yaparsak şimdi bile daha mutlu bir hayat sürdürebiliriz; çünkü başka insanların sahip oldukları birçok problemden korunmuş oluruz ve hayatımızda değerli niktelikler geliştirebiliriz.

4.1 Problemlerden sakınma

4.1.1 Zararlı alışkanlıklar

Kutsal Kitap bizi zararlı alışkanlıklara karşı uyarır:

Dolayısıyla sevgili kardeşler, bu vaatleri aldığımıza göre, kendimizi bedeni ve ruhu kirleten her şeyden arındırıp Tanrı korkusuyla tam bir kutsallığa erişelim.”

(2. Korintoslular 7:1)

4.1.1.1 Bedenin temizliği

Bedenini temiz ve sağlıklı tutmak isteyen bir kişi sigara içmez ve uyusturucu kullanmaz.

Sigara içmek: Tütün, en çok bağımlılık yapan ilaçlardan birini içerir; nikotin. "Sigara içmek için. . . neredeyse her insan organına zarar vererek daha fazla hastalığa ve erken ölüme neden olduğu gösterildi” (The Tobacco Atlas). Kanser, kalp hastalığı ve akciğer hastalıkları gibi bulaşıcı olmayan hastalıkların sigaradan kaynaklandığı bilinen bir gerçektir. Bununla birlikte, DSÖ'ye (Dünya Sağlık Örgütü [WHO]) göre sigara, tüberküloz gibi bulaşıcı hastalık ölümlerinde de önemli bir faktördür.

Uyuşturucu kullanmak: İnsanların çoğu esrar en az zararlı uyuşturucu olarak sayar. Esrar, dumanı 400'den fazla kimyasal bileşik içerdiğinden bir kimya deposudur. Bu kimyasallardan 50'den fazlası - kanabinoller - sadece esrarda bulunur. Araştırma sonuçları bölünmüş olmakla birlikte, New Scientist dergisi tarafından bildirilen araştırma, esrarın bazı zararlı etkilerini doğrulamıştır. Eroin ve kokain gibi daha kuvvetli olan uyuşturucuların hastalıklar ve erken bir ölüm sağladıklarına dair kuşku yok.

Kutsal Kitap'ın ilkelerine göre yaşamak bizi sağlıksal problemlerden korur.

4.1.1.2 Ruhun temizliği

Sürekli pornografi izlemek, seks bağımlısı olabilen "cinsel arzular" üzerindeki kontrolü kaybeder.

Şiddet içeren film ve video oyunları insanları ve özellikle gençleri etkiler. Katliam yapmış olan bir çok kişi aşırı şekilde zihinlerini böyle film ve video oyunlarıyla doldurdular.

4.1.2 Zina

Kutsal Kitap zina etmeyi mahkûm eder:

Cinsel ahlaksızlıktan kaçın.” (1. Korintoslular 6:18)

"Zina" ya da „cinsel ahlaksızlık“, cinsel organların kullanılmasını içeren evlilik dışı herhangi bir cinsel aktiviteyi tanımlamak için kullanılır. Örneğin, her yıl milyonlarca genç cinsel yolla bulaşan bir hastalığa yakalanıyor. Zinanın sonuçları istenmeyen çocuklar, kürtaj, boşanmalar ve başka problemlerdir.


4.2 Değerli niteliklerin geliştirilmesi

İmana göre hareket eden insan hayatında değerli ve çekici nitelikler geliştirebilir. Kutsal Kitap'ta şunu okuyabiliriz:

Eğer, İsa’yı dinlediniz ve hakikati tam onun öğrettiği gibi öğrendinizse bilirsiniz ki, önceki yaşam tarzınıza uyan ve kendi aldatıcı arzularıyla giderek kirlenip bozulan eski kişiliği üzerinizden atmalısınız; zihinsel eğiliminizi yenilemelisiniz, gerçek doğruluk ve vefaya uyan, Tanrı’nın isteğine göre yaratılmış yeni kişiliği giymelisiniz.” (Efesoslular 4:21-24)

Tanrı'nın istediği nitelikler Kutsal Kitap'ta açıklanıyor:

• „Öte yandan, ruhun meyvesi olan nitelikler şunlardır: Sevgi, sevinç, barış, tahammül, iyilikseverlik, iyilik, iman, yumuşak başlılık, özdenetim. Bunlara karşı olan bir kanun yoktur.” (Galatyalılar 5:22, 23)

Kutsal kimselere yaraşır şekilde, aranızda cinsel ahlaksızlığın, hiçbir pisliğin ve açgözlülüğün sözü bile edilmesin; utanç verici davranışlar, aptalca konuşmalar ya da açık saçık şakalar gibi yakışıksız şeyler de olmasın, bunun yerine şükürler edilsin.” (Efesoslular 5:3, 4)

Hareketlerde gösterilen bir iman sadece zararlı alışkanlıklardan bir korunma değil aynı zamanda değerli nitelikleri geliştirmek için etkilidir.


5 Bilginlerin İman hakkındaki İfadeleri

Dünya çapında ünlü olan bilginlerin ve bilimsel Nobel Ödülü kazananların, istisnasız olarak, genellikle evrenin ve yaşamın akıllı bir kökeni fikrini "tamamen bilim dışı" ve "gericilik" olarak temelden reddetmiş olan Ateistler oldukları düşünülür. Ancak bu, gerçeklerle uyuşmuyor. İşte onların açıklamalarından bazıları:

Johannes Kepler (gökbilimci ve matematikçi, 1571-1630) bilim insanları arasında 'tüm astronomların en büyüğü' olarak görülür. O şöyle yazdı: "Yaratıcımız Rab Tanrı, yaratma işindeki güzelliği gördüğümü sağladığın için sana şükrediyorum. Ellerinin eserlerinde sevinirim. İşte, çağrıldığımı hissettiğim işi bitirdim; bana verdiğin yeteneği çoğalttım; Senin işlerinin izzetini aklımın darlığı ile kavrayabildiğim kadarıyla bu delilleri okuyacak olan insanlara ilan ettim.“7

Yerçekimi teorisini geliştiren İngiliz matematikçi, fizikçi ve astronom Sir Isaac Newton (1643-1727) yaratılanlardan o kadar etkilenmişti ki şöyle dedi: "Doğa neden hiçbir şeyi karşılıksız yapmıyor ve bizim gördüğümüz o düzen ve güzellik nereden geliyor? ... dünyada görüyor musun? . . . Nasıl oluyor da insan ve hayvan organizmaları bu kadar incelikli bir şekilde tasarlanıyor ve neden çeşitli parçalarıyla donatıldılar? Göz optik bilgisi olmadan mı, kulak ses bilgisi olmadan mı tasarlandı? . . . O halde, bu şeylerin uygun şekilde düzenlenmesi gerçeğiyle, madde olmayan, canlı, akıllı bir varlık olduğu ortaya çıkmıyor mu?”5

Gramofonu ve elektrik ampulünü icat etmiş ve binden fazla başka icadın patentini almış olan Thomas A. Edison (1847-1931), bir gün Tanrı'ya inanıp inanmadığı sorulduğunda şöyle cevap verdi: "Yıllarca doğal süreçleri gözlemledikten sonra, üstün bir zekanın varlığından şüphe duyamıyorum. Kanımca, yalnızca kimya, bir tanrının varlığının kanıtıdır.”6

Ünlü fizikçi Albert Einstein (1921 Nobel Ödülü) şunu dile getirdi: "Dinim, zayıf ve yetersiz duyularımızla fark edebildiğimiz küçük ayrıntılarda kendini belirten sonsuz bir varlığa alçakgönüllü bir ibadetten oluşur. Kendini anlaşılmaz evrende ikamet eden daha yüksek bir zihnin varlığıyla ilgili bu derin duygusal kanaat benim temel görüşümü oluşturur.“7

Atom fizikçi ve Nobel ödülünü almış olan (1932 Fizik) Werner Heisenberg şöyle söyledi: „İlim bardağından içilen ilk yudum ateist yapar ama bardağın dibinde Tanrı bekler.“

Bir tıp uzmanı şöyle dedi: “İnsanın yeryüzünde yaşaması için belki de binlerce koşulun yaratılması gerekiyordu. Yalnızca ışık, çeşitli yiyecek türleri, su, doğru atmosfer, doğru sıcaklık, nitrojen döngüsü vb. için değil, aynı zamanda insan vücudunda yaşamın sürdürülmesine katkıda bulunan yüzlerce kimyasal işlem için de sağlanması gerekiyordu. Yaşam için tüm koşulların tesadüfen oluşma olasılığı milyarda birdir. Dünyanın insan için yaratıldığı çok açıktır. Tek başına bu gerçek, varlığının bilincinde olan bir Tanrı'nın varlığını kanıtlar.”8

Christian B. Anfinsen (1972 Nobel Kimya Ödülü): "Kabul etmeliyiz ki, tüm evreni başlatan sınırsız öngörü ve bilgiye sahip olan akıl almaz bir kudret ya da güç var."7

Richard Smalley (1996 Nobel Kimya Ödülü): "Evrim az önce ölümcül darbesini indirdi. Origins of Life [kitabını] [2004] okuduktan sonra kimya ve fizikteki geçmişim ile, açık ki evrim gerçekleşmiş olamaz.”7

Carlo Rubbia (1984 Nobel Fizik Ödülü): "Yıldızlı dünyanın galaksilerini sayarsak ya da temel parçacıkların varlığını kanıtlıyorsak, bunlar muhtemelen Tanrı için kanıtlar değildir. Ancak bir araştırmacı olarak, düzen ve evrende ve maddi şeylerin içinde bulduğum güzellik derinden etkilendim. Ve bir doğa gözlemcisi olarak, şeylerin daha yüksek bir düzen önceden var olduğu düşüncesine karşı koyamıyorum. Tüm bunların şansın veya sadece istatistiksel çeşitliliğin sonucu olduğu benim için kesinlikle kabul edilemez. Burada evrenin varlığının ötesinde daha yüksek bir seviyede olan bir zekâ vardır."7

Max Planck (1918 Nobel Fizik Ödülü): "[Biz] [atomik parçacıkların titreşmesine neden olan ve onları uzaydaki en küçük güneş sistemi olarak bir arada tutan] bu gücün arkasına bilinçli zeki bir zihin kabul etmeliyiz. Bu zekâ her maddenin ilk sebebidir.“7

William Phillips (1997 Nobel Fizik Ödülü) "Tanrı bize içinde yaşamamız ve araştırma yapabilmemiz için inanılmaz derecede büyüleyici bir dünya verdi."7

Werner Arber (1978 1997 Nobel Tıp Ödülü): "...[Ben] hayatın sadece işleyen bir hücre düzeyinde başladığını düşünüyorum. Muhtemelen en basit hücreler en az birkaç yüz farklı spesifik biyolojik makromoleküllere muhtaçtır. Bunun gibi zaten oldukça karmaşık yapıların bir araya gelebileceği bana bir sır kalıyor. Bir yaratıcının, yani Tanrı'nın var olma olasılığı, bana soruna tatmin edici bir çözüm."7


6 Sonuç

Kutsal Kitap'ta “iman” esasen tam bir kanaat anlamına gelir: Tanrı'ya ve O'nun vaatlerine mutlak ve sarsılmaz bir güvendir. Ve bu iman işlerle ispat ediliyor.

Aslında iman olmaksızın Tanrı’yı hoşnut etmek olanaksızdır.” (İbraniler 11:6)


7 Kaynakça

1 The Encyclopedia Americana, Ausg. 1956, Cilt X, S. 723

2 Online Ansiklopedisi Wikipedia (Almanca)

3 Vocabulary of the Greek Testament, 1963, S. 660

4 David L. Block Our Universe: Accident or Design?

5 Sir Isaac Newton: Optics, Cilt III, Soru 25.

6 Reader’s Digest, Nisan 1954.

7 Wolf-Ekkehard Lönnig: Nobel Laureates pro Intelligent Design (ID) of the Universe and Life and/or a "Religious Impulse" in Science, März 2005 (Last Update 22. April 2007)

8 The Physician Examines the Bible, s. 318.














Comments (0)Add Comment

Yazan Kisi
quote
bold
italicize
underline
strike
url
image
quote
quote
smile
wink
laugh
grin
angry
sad
shocked
cool
tongue
kiss
cry
smaller | bigger

busy
Son Güncelleme ( 27 09 2023 )
 
< Önceki   Sonraki >
Temiz Yasam
Sign up today!